blogumun rengini degiştirdimmm!!!!!

simsiyahtı ya,benim gibi karamsar olmaya egilimli birine kapkaranlık bi blog! olmeden mezara sokuyorum kendimi resmen:)
ama degistirdimmmmm artık daha renkli gunler beni beklıyor...

iyi olmam lazımm

ben buara biraz abartılı asıgım galiba.. yazı yazmak için ne zaman elim kagıda ya da su anki gibi klavyeye gitse ahmet selcuk ilkan'lıgım tutuyor:)

yoğunum bu aralar.. yoğun yaşıyorum duygularımı ve üst üste.. mutluluğun doruk noktasını yaşarken, bi anda ufacık bi sıkıntı bütün mutlulugunu alıp götürüyor.. canımın bana verdigi destek olmasa pesimistligin pencesinden kurtulamazdım... ama iyi olacagım inşallah daha iyi olacagımmmmmmmmm:)

cok zor aşk bu..

en cok koyan sevdigin insanın sana yüz cevirmesiymiş.. boyle deli gibi aşık olunca anladım.. bir zaman sonra oyle alışıyorsun ki,sanki bütün damarların ona baglı,ancak o izin verirse kan akacak damarlarında.. o izin verdigi surece nefes alacaksın sanki.. bu izin:bir tatlı bakış, bir ufak öpücük veya bir tatlı gülümseme oluyor cogu zaman.. onu bulamadıgın zaman dar geliyo sana dunya..
ne garip bisey bu ask ya.. anlayan varsa anlatsın kurtarsın beni bu cozemedigim bilmeceden..

sigaramın dumanına sarsam saklasam seni..

sigara ne illet bişidir ya.. tiksine tiksine içirtiyo kendini.. bırakamıosun..benim onla tanısmam ortaokul3te olmustu,arkadas ortamım sayesinde..onlar içtikleri için ben de ozenmişim ve içmeyi bilmedigim halde sanki bi haltmış gibi yakmaya başlamışım işte.. sonra annemler ögrendi,bırakmamı solediler ve bıraktım..lise 2 ye kadar tabi.. yıne arkadaslar ve yine yakmalar..
tek tüktü başlarda,yok biz alışmayız bagımlısı olmayız diyorduk.. haftada bir iki taneden ne olacak? oldu ama.. şimdi universitedeyiz ve tabir-i caizse fosur fosur..
hiçbir anlamının olmadıgını bildigim ve kokusundan nefret ettigim halde içiyorum..
her pazartesi bırakıcam diyorum ama bi gun gercekten bırakıcam..
içen varsa bıraksın,içmeyen varsa DENEMESİN!

ASK KARIŞIK BİŞİ..

"öyle cok reddedildim ki, öyle cok unutuldum ki senin tarafından,sensiz kalmak yüregimi ezen tek korku artık..öyle ki;hayatım başlıbaşına bir korku halinde ayakta duruyor şimdi.korkumu gerçege büründürdügün anda yıkılıp gidecegim.herseyi tükettim.hayata tutunmak adına ne varsa herseyi yaktım seni sevebilmek için.tüm sabrımı,kendime ve insanlara güvenimi,sevginin hayatın tek harcı olduguna olan inancımı...artık senden baskasına verecek enerjim,sevgim ve hayatla hesaplaşacak bir benligim kalmadı.geriye dönüp sıgınacak bir kendim kalmadı...
şimdi bana,varlıgımın sana acı vermedigini söylüyorsun.gitmemi istiyorsun;sonra yeniden gelmemi...ve sonra yeniden gitmemi..beni sensizligin o dipsiz çukuruna önce sarkıtıp,sonra yeniden gün ışıgına cıkarıyorsun.sevgimi,yoklugumu hissettigin yerde bulmak istiyorsun.aşkımın,benligini ve hayatını ele geçirmesinden duydugun o sebepsiz korkuyu yenmek için,bana seninleyken tekrarı olmayan bir şiiri hatırlatan,zamanın ,sana benimleyken gosterdigi monoton ve tüketici yüzünü yok etmek için oynadıgın bir oyun bu belki de..beni deliligin sürgünlerine yollayıp,sonra yeniden kalbine çagırıyorsun.."
Cezmi Ersöz

hepimizin hayatında bole gel-gitler yokmudur? farklı olan su ki,herkes bunu farklı şekillerde farklı kelimelerle anlatıyor..anladıgı kadarıyla tabi; cunku genellıkle en anlaşılamaz en karmakarışık yonudur bu askın..ama işin özü bu işte.. duygularımı bu kelimelerden baska anlatacak sozcukler turk dil kurumu tarafından henüz bulunamadı...

cem adrian severmisiniz??

dinlemediyseniz uzulmeyin işte size fırsat!!:)
http://www.youtube.com/watch?v=dN27HKTShvw
http://www.youtube.com/watch?v=4L5JkNUWKTM
mutlaka dinlemelesiniz.. hem tarz olarak hem ses olarak daha once karsılasmadıgınız turden.. iddialara gore 7 oktavlık sese sahip olan cem adrian, normal bir insanın ses tellerinden bikackat daha uzun ses tellerine de sahipmiş.. adam mubarek bi adam işte belli:)
şiddetle tavsiye ediyorum!!!!!

21. yüzyılın en onemli tarihi:14 SUBAT:)

Yıllardır bi 14 subat velvelesidir gidiyor.. bu yıla kadar ben de bu günün cddiye alınması gerektigini düşünenlerdendim." hele bi sevgilim bana hediye almasııın,bak neler yaparım ona" diyenlerdendim.. ama bu yılki 14subatta gercekten bu tarihin sacma olduguna inandım.. su acıdan:insanlar o gun birbirlerine hediye alınca ya da sevgililer gununu kutlayınca ne oluyo yani? askları mı artıyo? diger gunlere haksızlık etmıiş olmuyomuyuz? bu demek degil midir ki tum asklar,degerlerinin bilinmesi icin ozel gunleri beklemeye mahkumdur.. aslında olaya bu taraftan bakınca 21. yuzyıl insanının halet-i ruhiyesini ve aska bakışını göz önünde bulundurursak, bu tip ticarete dayalı ozel gunler de olmasa insanlar birbirlerini hatırlamayacaklar.. kac kişi bir cicekci gordugunde durup sevgilisine goturme ihtiyacı hissediyor ki? en azından sevgiliye sevgili oldugunu hatırlatıyorlar insana.. nese ya.. galiba iyi bisey bu sevgililer gunu mudur nedir o işte:)

yeni bir gün..

hazırlıyorum kendimi.. alıştırıyorum.. her sabah uyandıgımda yeni bir gune yeni bir yüzle uyanıyorum.. "bugün iyi bi gun olacak, olmalı!" diyorum.. kavgasız... gürültüsüz... sakin olsun.. mutlu bir gun olsun.. denedim.. başardım.. tavsiye ediyorum:) başımı kasıyacak zamanım yok derler ya,aynen o durumdayım su gunlerde,ama bu benım mutlu olmamı engelleyemiyo.. gercek mutluluk zor durumlarda gelip seni bulan deil mi zaten ??

yasamayı dene

herkes kendi hayatının basrolünde olmalı.....

bir daha kimse su an oldugu yaşta olamayacak..kendi kararını kendi vermeli.. istedigi gibi yaşamalı.. kendi hayatını kendi yonetmeli..

uff ne dolmuşum ben ya:)